Tasavvuf kitâbiyatında, sûfi ıstılahlarını açıklayan eserler arasında Ta’arruf’un büyük bir yeri vardır.
Yalnız Kelâbâzî, tasavvuf ıstılahlarına girmeden önce, sûfî kavramına ve sûfîlerin iman (akâid)la ilgili konulardaki anlayış ve kabul edişlerine açıklık getirmeye çalışmakla, tasavvufî eserlere yeni bir muhteva kazandırmıştır. Kelâbâzî’ye göre gerçek tasavvufla, bozulmaya yüz tutmuş tasavvufu ayırabilmek için, sûfîlerin akâidle ilgili anlayışlarını kavramak gerekmektedir. Sûfî kavramı üzerinde durulurken büyük sûfîler ve eser bırakan sûfîlerden de isim olarak bahsedilir. Daha sonraki bölümlerde tasavvuf ıstılahları, sûfîlerin makâmları ve hâlleri ele alınmaktadır.
Kelâbâzî, başta hadis olmak üzere fıkıh ve diğer İslâmî ilimlerle de ciddi şekilde ilgilenmiştir. Köklü bir tasavvuf kültürü yanında diğer İslâmî ilimlere de vakıf olması, tercümesini sunduğumuz eserin değerini artıran unsurlar arasındadır.