“Hiç değilse bir resmi olsaydı.” dedi. Gözlerini kapadı ve aklındaki son buluşmasını düşünerek hayal meyal de olsa Mehtap’la buluştu.
Zamanı gelmişti. Kabininde bulunan balkon kapısını açtı. Uçsuz bucaksız denizden başka bir şey gözükmüyordu. Ay ışığı, tıpkı kendi gibi son günlerini yaşayan yaz gecesindeki tek ışık kaynağıydı ve gözünü alıyordu. Ay'ın, denize yansıması kusursuz ve her baktığında başka bir şeyler hissettiren tablo gibiydi. “Doğru ya…” dedi; "Mehtap işte burada! Şimdi de yanımdasın!” Titrek adımlarla balkonun uç kısmına ilerledi. Planladığı gibi balkonun üst demirine çıktı. Kendini serin sulara bırakmak için son düşünceler aklından geçiyor ve o her şeyi bitirecek bir anlık cesareti bekliyordu. Caner'i hayata bağlayan tek şey sol elinin ince ve titreyen parmaklarıydı.
* * * * *
Murat Cahid Kuvvet’in akıcı üslubu ve çok katmanlı insan tahlilleri ile gün yüzüne çıkan “Buğdaydan Hayatlar”, kaybetmenin, bulmanın ve samimiyetin insanda bıraktığı izleri birbirinden gerçekçi ve etkileyici on beş öykü ile anlatıyor.