Türkiye, son 20 yılda öncekilerden farklı bir döneme girdi. Yönetimdeki anlayış değişimi, yaşanan ancak yeterince kavranamayan uygulamalarıyla Cumhuriyet’i yadsıyan bir hedefe yöneldi. 1938’de başlayan geri dönüş, 60 yıl sonra 1998’de rejimin değiştirilmesi aşamasına geldi. Türkiye, geri dönüşten çöküş dönemine girdi.
Son 20 yıl içinde, iç siyasette sıradışı olaylar yaşandı. Cumhuriyet katılımcılığı kişi egemenliğine dönüştürüldü. Devlet işletmeleri satıldı, madenler elden çıkarıldı. Yabancılar yoğun biçimde toprak satın aldı. Gerilik toplumun her kesimine yayıldı. Tarikatlar arası çatışma darbe yapmaya dek uzandı. Ordu kurumları tasfiye edildi. Elde kalan devlet işletmeleri Varlık Fonu adlı bir şirkete devredildi. Hazine altınları İngiltere’ye gönderildi…
İçerde bunlar olurken, dış ilişkilerde bilinmezliklerle yüklü kaygı verici gelişmeler oldu. Ada işgallerine sessiz kalındı. Zorunlu bir neden olmamasına karşın Kıbrıs için pazarlığa girişildi. Suriye’deki çatışmada yönetim karşıtı örgütler desteklendi. Milyonlarca sığınmacı kabul edildi. Araplaşma uygulamaları yaygınlaştı. İsrail’le anlaşma yapıldı, Rusya’yla kalıcılığı olmayan ilişkiler kurulurken Batı’nın dümensuyunda gitmeye devam edildi. Esen rüzgara göre yön değiştiren, ilkesiz bir dış politika izlendi.
‘Geri Dönüşten Çöküşe’de, Türkiye’nin 1998-2018’i arasındaki 20 yılı yani çöküş dönemi yazıldı.
Çöküş süreci, ‘sol demokrat’ diye tanımlanan ve partisine ‘demokratik sol’ adını koyan Bülent Ecevit’in, Devlet Bahçeli ve Mesut Yılmaz’la kurduğu 57. Hükümet’le başladı. 57. Hükümet, iktidarda kaldığı 3,5 yılda çöküşün hukuki alt yapısını oluşturdu. Dünya Bankası’ndan getirttiği Kemal Derviş’le uygulama programlarını belirledi. Programları, Ecevit Hükümeti yasalaştırdı, AKP hükümetleri uyguladı.
Son 20 yıldaki gelişmelerin, ulusun ve halkın geleceği için ne anlama geldiğinin kavranması, bunun için de gelişmelerin ayrıntılı biçimde incelenmesi gerekiyordu. Kitapta bu yapılıyor. Döneme ait olay ve olgular, bir bütün halinde ortaya koyuluyor ve geleceğe yönelik mücadelenin yönü belirleniyor. Sürecin sonuçlarından kurtulmak için, belgeye dayalı güvenilir bir araştırma yapılıyor.
Kitapta; ABD’le ilişkiler, terörle mücadele, barış süreci, Suriye sorunu, Ada işgalleri ve Kıbrıs, özelleştirmeler, borçlanma, yabancılara toprak satışı, OHAL uygulamaları ve orduya yönelik uygulamalar inceleniyor. Yap-işlet-devret’le yaptırılan yol, köprü tünellerin, İngiltere’ye gönderilen Hazine altınlarının, Arap ülkeleriyle yapılan esrarengiz altın ticaretinin, Kanal İstanbul’un, Şehir Hastanelerinin, Varlık Fonu’nun ne anlama geldiği ve halkı nasıl etkileyeceği mercek altına alınıyor. Son 16 yıldaki hemen tüm olaylar, yarattığı sonuçlarla birlikte ve ayrıntılı biçimde inceleniyor.
‘Geri Dönüşten Çöküşe’, Türkiye’nin 19. yüzyıl ortalarına yani 180 yıl önceki Tanzimat’a, 1838 Türk-İngiliz Serbest Ticaret Anlaşması koşullarına götürüldüğünü ortaya koyuyor. Yaşananlar, bir bütün halinde okuyucunun önüne seriliyor. Bugüne yönelik olarak tarihe not düşülüyor.
Bu kitap eleştirel bir gözle okunmalı ve karşılaşılan tablo karşısında ne yapılması gerektiğine karar verilmelidir. Gelecekte daha iyi şeylerin yaşanması için bu ülkenin aydınları konu üzerinde düşünce geliştirmeli.
‘Geri Dönüşten Çöküşe’ bugünkü durumu ortaya koyarken, okuyucuya çıkış yolu da gösteriyor; onu önerisiz bırakmıyor. Başarıları kanıtlanmış Cumhuriyet uygulamaları, güncelleştirilerek bir ‘program’ haline getiriliyor ve tartışmaya açılıyor. Türkiye’yi kurtuluşa götürecek Atatürkçü politikaya dönüşün ‘manifestosu’, yurtseverlerin incelemesine sunuluyor.