Dalgasız, varlıksız arzu ya da kıpırtıdan yoksun, derin huzuruyla su vardı.
Mitoloji kendi varlığının anlamını arayan insanın yanıt bulacağı bir dünyadır. Kahraman ile korkağın, zalim ile kurtarıcının karşı karşıya gelip evrenin kaderini belirlediği yer olan mitoloji, insanlığın ortak aynasıdır. Mağara resimlerinden uzay araçlarının üzerindeki resimlere, destanlardan dizilere kadar her yerde insanlığın bu evrensel aynasından yansıyan görüntüler vardır; ama elbette her insan ve her halk kendi gözüyle görür, kendi diliyle ifade eder gördüklerini. Türk mitolojisi de beslendiği geniş coğrafyada zengin bir evrensellik yakalamıştır.
Türk Mitolojisi mitlere sadık kalarak bir hikâye anlatıyor ve Tanrı Ülgen’den Bilge Kağan’a, Ece ile Doğanay’dan Oğuz’a dek sayısız kahramanıyla mitolojinin fantastik dünyasını günümüze taşıyor.
“Türk Mitolojisi edebiyat tarihi araştırmalarından, Türk mitolojisinin dünya mitolojisi içindeki yerini anlama çabalarından doğdu. Türk mitolojisinde bütünsel, mitolojik fikrin evrilmesini, Joseph Campbell’ın yaklaşımı çerçevesinde bireyselliğe yol alışını görme çabasının
bir ürünüdür bu kitap.” –Sabri Gürses
