"Baktıkça hatırlamak, hatırladıkça acılanmak, acılandıkça nefes almak için..." Adem’e başkaldırdığı için cennetten kovulan, artık pek hatırlanmayan ve belki de hep yanlış aktarılan Lilith’in hikayesi tarihin içinde kaybolmadı aslında, döne döne, başka yerlerde başka kimliklere bürünerek geri geldi hep. Dünyada lanetlenmiş ve önyargı duvarlarıyla etrafları sarılmış Lilithler yaşıyor hâlâ. Onlardan birinin, Lamia’nın hikayesini anlatıyor Esra Pekin. Bir bütün olmayı geri dönülmez tehlikeli bir oyun haline getiren iki kardeşin ihanetleri, aşkları, çelişkileri, masumlukları ve kötülükleri; Lamia’nın içindeki intikamla, Lamia’nın gücüyle, güçsüzlüğüyle, suçuyla, cezasıyla çarpışıyor. Tüketimin vazgeçilmez bir alışkanlık olduğu, seçim özgürlüğünün kelime anlamı içinde güdükleştirildiği, adaletin sözlükte bir kelimeden başka bir şey olmadığı bu dünyada eşitliği kendine bahşedilen güçle sağlamaya çalışan bir kadının hikâyesi Lilith. Şimdi, Önce, Daha da Önce ve Fi Tarihi olarak katman katman ilerleyen roman, tarihin ödüllendirdiği "masumiyete", cezalandırdığı "suçluluğa" çomak sokuyor. Bildiğiniz tüm öyküleri tersyüz ediyor.