Günümüz modern toplumlarının hızlı teknik, sınai, zirai ve ticari büyüme, değişim ve gelişimlerine paralel olarak, karşılaşılan sorunlarda aynı ölçüde artmakta, değişmekte ve karmaşık hale gelmektedir. Soruna taraf olan birey veyahut kurum ve kuruluşların meseleyi çözebilmek uğruna yargı makamlarına başvurmaları, iş yoğunluğu altında hantallaşan yargı mekanizmalarını işlevsiz kılmakta, bu da tarafların menfaat dengesi ekseninde bireysel ve kamusal adaletin tecelli etmesine engel teşkil etmektedir.
İşte bu sebeple uyuşmazlıkların yargı dışı metotlar ile daha hızlı, ucuz ve rahat erişilebilir şekilde çözülmesinin hedeflendiği, alternatif bir uyuşmazlık çözüm yolu olan arabuluculuk, tüm dünya toplumları için problem çözümünde önemli bir mihenk taşı haline gelmiştir. Özellikle AB ekseninde kendisine öteden beri uygulama sahası oluşturan bu kavram, daha evvel mevzuatımızda benzeri uygulamalara yer verilmiş olmakla birlikte, kurumsal olarak hukuk dünyamıza adımını yeni atmıştır.
Çalışma asıl itibarı ile arabuluculuk kavramının AB mevzuatı ve Türk hukukundaki uygulama biçimlerini kapsamakta olup; çalışmada arabuluculuk, asıl gayesi kavramın mukayeseli bir perspektifle değerlendirmesine yardımcı olmak adına inceleme konusu yapılmıştır.
Bu vesileyle, maddi ve manevi olarak her daim yanımda olan annem Hatice Sevim, babam İrfan Sevim ve kardeşim Pınar Sevim’e, desteğini hiçbir zaman esirgemeyen eşim ve hayat arkadaşım Nimet Özkaya Sevim'e, dinamizmiyle çalışmama katkı sunan biricik oğlum Yağız Alp Sevim ile ailemize yeni katılan biricik kızım Ecem Sevim’e ve kitabın basımında emeği geçen Adalet Yayınevi çalışanlarına çok teşekkür ederim.
Ayrıca kitabın yazım aşamasında milletçe yaşadığımız elim hadiselerin her daim üstesinden geleceğimiz inancını taşıyarak, milli ve manevi birliğe her zamandakinden daha fazla ihtiyaç duyduğumuz bu zor zamanlarda; söz konusu vatan ise gerisi teferruattır düsturu ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK ile şanlı al bayrağımızın dalgalanması için canlarını feda etmekten çekinmeyen aziz şehitlerimize, bu uğurda büyük fedakârlıklarla mücadele etmiş tüm gazilerimize ve güvenlik güçlerimize, ferdi olmaktan gurur duyduğum eşsiz ülkeme; gücünü zâlime boyun eğmez cesaretinden, sarsılmaz birlik ve beraberliğinden, sinesindeki köklü tarihinden ve Hakk’a koşulsuz teslimiyetinden alan aziz Türk Milletinin bir evladı olarak teşekkürü bir borç bilirim.