Paris Üçlemesi'nin Birinci Kitabı
Bu roman Paris'te geçiyor.
Yine de yolu timsahlarla kesişiyor.
Bu roman kadınları ve erkekleri anlatıyor.
Yani bizleri; olmak istediğimiz kişileri, asla olamayacağımız kişileri, belki de bir gün dönüşeceğimiz kişileri…
Bir yalanın hikayesi.
Ama aynı zamanda aşkların, dostlukların, ihanetlerin, paranın ve düşlerin de...
Kahkahaların ve gözyaşlarının hikayesi.
Bu roman hayatın ta kendisi…
Kaplumbağaların Yavaş Valsi
Paris Üçlemesi'nin İkinci Kitabı
Bu kitap bir yaşam fırtınası…
Öpülmemesi gereken yegane kişiden gelen yakıcı bir buse.
Sarmalayan ya da öldüren iki kol.
Uzak durulması gereken son derece çekici bir adam.
Titreyen ve heyecanla umut eden bir dul…
Ustaca yalan söyleyen bir katil.
Dansı yönlendirdiğini zanneden ama adımlarını hep yanlış atan bir kadın.
Büyüklerden daha uyanık yeni yetmeler…
Hayaleti oynayan bir ölü.
Gökyüzündeki yıldızlardan kızının kulağına fısıldayan bir baba…
Yolda görenlerin kenara kaçacağı kadar çirkin bir köpek.
Çok hızlı ve şiddet dolu bir dünyada yavaş yavaş dans etmeyi öğrenecek küçük ve inatçı kaplumbağalar gibi azimle ilerleyen karakterler…
“İhanet, ihtiras, umut ve aşk, hepsini bu kitapta bulacaksınız. Katherine Pancol'un bu devam romanı, tadı damağınızda kalan ilk kitabın üzerine yenen bir tatlı gibi gelecek...”
- Psychologies
“Bir dost tavsiyesi, bu romanı hemen okuyun. Pancol mutsuzluk bulutlarını defeden bir rüzgâr gibi ruhunuzu besleyecek ve size aşk, mizah ve iyimserlik dolu bir dünyanın kapılarını açacak.”
- Marie Claire
“Çoğunlukla eğlenceli, bazen karamsar ama her zaman dokunaklı hakiki bir şefkat hikâyesi. Sizi etkisi altına alacak canlılığıyla son sayfasına kadar bir solukta okuyacaksınız.”
- L'Express
Central Park'ın Sincapları Pazartesileri Üzgün Olur
Paris Üçlemesi'nin Üçüncü Kitabı
Bu roman eğlenceli bir hayat macerası…
Bir kız çocuğunun kadınlığa attığı ilk adım.
Bir annenin oğlunu olduğu gibi kabullenme mücadelesi.
Bir ayrıntının, küçük bir detayın insanın hayatını nasıl da değiştirebileceğinin sırrı.
Aşktan ödü kopan bir kadının çakıl taşlarının çizdiği yoldan adım adım ilerlemesi.
Bir kelimenin, bir bakışın, biraz şaşkın bir gülümsemenin ardında pusuya yatan hayatın ta kendisi.
Çakıl taşlarını izlersek artık sincaplar üzgün olmaz belki…
Ne cumartesileri ne pazarları ne de pazartesileri…
“Ask, mizah ve iyimserlik dolu Pancol dünyasının son kitabı. Bir dostu dinleyin ve mutlaka okuyun.”
- Marie Claire
“Pancol çok gözü kara bir yazar. Özgürce yazıyor ve bu herkesin beğenisini kazanıyor.”
- Elle
“Hayata dair bir roman, içinde kendimize dair çok şey bulabileceğimiz kadar bize yakın ve anlatılmaya değecek kadar da güzel.”
- Madame Figaro