Kadim Kanunlar 2. Kitap
DÜŞMANLARIMIZI MUTLAKA AFFETMELİYİZ AMA ONLARI ASTIKTAN SONRA
KENDİ KANINI GÖRMEMİŞ VEYA RAKİBİN AĞIRLIĞINI ÜZERİNDE HİSSETMEMİŞ BİRİ, SAVAŞA UYGUN DEĞİLDİR.
Müttefiklerinize güvenemiyorsanız ve lideriniz, arkasında hiç iz bırakmadan ortadan kaybolduysa, düşmanlar ve hainlerle kuşatılmış bir şehri nasıl savunabilirsiniz?
İşte Üstat Glokta’nın uykularını kaçıran sorun bu! Acımasız işkencecimiz, elinde olsa ardına bile bakmadan koşarak kaçacaktı. Tabii değneksiz yürüyebilseydi.
Kuzeyliler, Angland sınırına dayanmıştı ve bu donmuş topraklara ölüm saçıyorlardı. Veliaht Prens Ladisla, Kuzeyliler’i püskürtmeye ve ölümsüz bir zafer kazanmaya kararlıydı. Ancak önünde büyük bir engel vardı. Emrindeki ordu, dünyanın en kötü silahlarına, en kötü eğitimine ve en kötü idaresine sahip askerlerden oluşuyordu.
Mecusların İlki Bayaz ise, geçmişin kalıntıları arasında, tehlikeli bir görev için bir grup cesur macerapereste liderlik ediyordu. Güney’in en nefret edilen kadını, Kuzey’in en korkulan adamı ve İttifak’ın en bencil çocuğu tuhaf ama ölümcül bir anlaşma yapacaktı. Birbirlerinden bu kadar nefret etmeseler, insanlığı Ölüyiyenler’den bile kurtarabilirlerdi.
Eski sırlar açığa çıkacak... Kanlı savaşlar kazanılacak ve kaybedilecek...
Amansız düşmanlar affedilecekti.
...Tabii asıldıktan sonra!