“Kendine bir hayat edinmen gerekiyordu. Edindin.Edindiğin hayata tahammül gösterebileceğini sanmıştın. Yanılmışsın.”Yalnızlığını kabullenmiş ve var olmanın yollarını arayan iki mutsuz insan karşılaştığındabirbirinin sığınacak limanı mı olur, yoksa alabora mı? Bu dünyada bir iz bırakmaya çalışmak,hayata karşı bir direniş midir yoksa yenilgiyi kabulleniş mi? İnsanın kendini yaralaması dahamı iyidir başkasında yaralar açmaktan?Babaannemin Usturası tüm bu soruların cevabını arayan iki kişinin hikâyesini anlatıyor; EsraPekin’in kendine has diliyle, sinema ve müzikle yoğrulmuş anlatısı sürpriz sonuyla okuruderinden etkileyecek...“Tek bir işe yaradı bunca zaman, bunca merak; bir zamanlar umutla cevabını aradığın,bulunca anlayacağını sandığın, zamanını yollarına adadığın ne varsa, hepsini çöpe attın.Hayatını boşa harcadın.
Geç de olsa anladın. Çok bilinmeyenli bu denklemi çözmek için fazlaahmaksın. Yani insansın. Bıraktın. Sağlamasını yaptığında hep yanlış sonuca ulaştığınıkavradın. Kendine kalanla yetinmeyi, hayatı vaadettikleriyle sürdürebilmeyi, kendinceyöntemler geliştirmeyi, fazlasını istemeden önce iki defa düşünmeyi erdem sayanlardansın.Yöntemlerin tuhaf karşılanabilir. Alışılmışın dışında sayılabilir. Yadırganıp, ötelenebilir.Kimisini kan tutabilir. Keyifleri bilir.Canını yakmak, nefes aldığını hatırlatabilir.Anlatmak zor, pek zor olabilir.”