Macar edebiyatının hem komik hem de melankolik klasiklerinden biri olan Tarlakuşu, hayatları kızlarının etrafında dönen ve onun dertleriyle dertlenen bir anne ve babanın ruh dünyasının derinliklerine dalmaya davet ediyor bizi. Evlilik yaşı çoktan geçmesine rağmen evlenememiş, pek de alımlı olmayan kızlarının, nam-ı diğer Tarlakuşu’nun akrabaları ziyaret etmek için evden ayrılmasının ardından Vajkaylar çoktan unuttukları yaşam sevincine, arkadaşlara, lezzetlere ve hazlara teslim olmuş bulurlar kendilerini. Fakat bu kısa tatil göz açıp kapayıncaya dek geçecek ve çift, Tarlakuşu’nun dönüşüyle beraber kaçınılmaz gerçekle yüzleşmek zorunda kalacaktır.
Macar edebiyatının en etkili kalemlerinden biri olan Kosztolányi, Tarlakuşu’nda kurmaca taşra kasabası Sárszeg ve sakinleri aracılığıyla insanın zamansız, dünyevi çekişmelerini, endişelerini ve hayal kırıklıklarını resmeder. Zira, Peter Esterhazy’nin de dediği gibi “Çirkinliğiyle, can sıkıcılığıyla, saldırgan iyilikseverliğiyle Tarlakuşu, biziz. Bu kadar katı, bu kadar öngörülebilir, bu kadar kişiliksiz olan bizim hayatlarımız. Tarlakuşu ebedidir. Ondan kurtuluş yoktur. Bizim küçük kuşumuz, daima eve döner.”
“Bu kısa, kusursuz roman, bütün dünyanın acısını uçup giden bir sabun köpüğüne hapsetmiş gibidir. Hikâye ilk bakışta bir masal gibi akar, olayların geçtiği zaman, mekân ve karakterler sıradan, üslup şen şakrak olsa da yarattığı etki sarsıcıdır.” - The New York Review of Books
“Kosztolanyi 20. yüzyılda birbirinden önemli eserler veren Macar edebiyatının önde gelen isimlerinden biri, dilde reform yapmış bir şair ve dünya çapında bir romancıydı.” - The Guardian