"Çilemse çekerim, kaderimse gülerim"
Merhaba! Söğütlüçeşme metrobüs durağından Elif Akay ben. Çiçeği burnunda bir gazete çalışanıyım. Ofiste sandalye yerine tabure, bilgisayar yerine hesap makinesi verdiler elime, o derece seviliyorum. Kurumsal bir beyaz yakalı gibi giyinmeyi asla beceremiyorum, belden sıkmalı balon eteğim ve gülleci vücudumda azap çeken karpuz kollu gömleğimle tam bir patatese benziyorum. Ama olsun, gazeteciyim ben. Hem de göğü delen plazaların birinde! Çalışma arkadaşlarımın en sevdiği atasözü: Kahve içmeden ayılamıyorum! Neden? Çünkü kendileri Brezilya göçmeni! Kütüğünü sorsan Kars’tır, Çorum’dur; iki göbek ötede nenesi sabah namazından sonra ekmek pişiriyordur ama o kahvesiz ayılamaz!
Gidip canımı dişime takıp Gazetecilik okudum, hem de okulu ikincilikle bitirdim. Prestijli bir gazetede Ortadoğu muhabiri olup haki çantamla Maliki, Talabani, Gulyabani’yle röportaj yapacağımı sanırken kendimi Astroloji köşesi yazarken buldum. Üstelik yıllarca gazetenin burç köşesini yere serip salça ekmek yemişim, ne aslanı bilirim ne kaplanı. Zalim genel yayın yönetmenim ve onun yalaka sağ kolu ise kara bahtıma kör talihime tüy dikti.
Ama ben de Elif Akay’sam bu iş burada bitmez. Kimse sanmasın kendini Hint kumaşı, bir gün gelir biri vurur makası!