Gülmek, bedeni, ruhu ve aklı besleyen bir fenomendir. Gülerken beden dirileşir, ruh derinleşir ve akıl zekâyla buluşur. Bu yüzden de gülmeyi ciddiye almak gerekir. Nasrettin Hoca’nın (1208 – 1284) yaşamı, Türkler Anadolu’ya yerleşmeye başladıkları döneme denk gelmiştir. Anadolu’daki bu tarihsel, kültürel ve siyasal dönüşümün izleri onunla ilgili fıkralarda görülebilir. Onunla ilgili anlatılan yüzlerce fıkrada kuşkusuz her zaman karşımıza ideal bir tip çıkmaz. Birbiriyle çelişen, hatta örnek sayılamayacak davranışlarda bulunduğunu da görürüz. Çünkü Nasrettin Hoca’nın kusursuz, bilge ve soylu olmak gibi bir derdi yoktur. Halk edebiyatımızın çeşitli tiplerini kendinde birleştirir. Karşımızda kimi zaman eleştirmemiz, kimi zaman alkışlamamız, ama hep ciddiye almamız gereken bir kahraman vardır.