Kâmil, uzun yol şoförü olan babasını hep özleyen küçük bir çocuk.
Okulu pek sevmiyor; çünkü okulun onu, babasından uzak tuttuğunu düşünüyor.
Babasından gelen her armağanı saklıyor. O anıları biriktiriyor çünkü, hepsine bir anlam yüklüyor.
Türkçe öğretmeni, ona babasına e-mektup şeklinde bir ödev verince de hayata bakışı değişiyor.
Sen gelince yine amiral battı, kelime türetmece ve isim-şehir-hayvan oynayalım. Bizimkiler böyle oyunları sevmiyor. Bilgisayar oyunları daha eğlenceli geliyor onlara. Onlara göre bilgisayar, oyun konsolundan farksız. Sen hep, “İnternet bir okyanustur, yüzmesini bilmiyorsan boğulursun,” dersin ya işte ben o okyanusta yüzmeyi seviyorum, boğulmayacağımı da biliyorum, öyle dalıp gitmem çünkü…