"Hayatın salt şanstan ibaret olduğunu kabullenmekte neden bu kadar zorlanırız?"
“Güçlü temalar ve güçlü bir anlatım.” —Susan Hill
“Kan korkunç bir dedikoducudur, bütün laboratuvar teknisyenlerinin bildiği gibi her şeyi herkese söyler.”
“Hayatın salt şanstan ibaret olduğunu kabullenmekte neden bu kadar zorlanırız?”
Dr. Andrés Miranda bir trajediyle karşı karşıyadır: Kısa süre önce kanser teşhisi konan babasının yalnızca birkaç haftalık ömrü kalmıştır. Doktor –ve evlat– Andrés Miranda bunun yanı sıra bir ikilemle de karşı karşıyadır: İnsan doktor da olsa babasına yakında öleceğini nasıl söyler? Böylece babasını, yıllar önce çocukken yine birlikte gittikleri Isla Margarita’ya götürerek ona bu acı gerçeği söyleyebileceğini ümit eder.
Eski hastalarından Ernesto Duran ise kendisine fiziksel bir rahatsızlığının olmadığı söylenmiş olsa da ciddi şekilde hasta olduğundan emindir. Eşinden ayrıldığından beri, ölümcül bir hastalığın belirtileriyle boğuştuğuna inanmaktadır ve bu inancı zamanla hastalık hastalığından da öte bir takıntıya dönüşmüştür. Adamın bu saplantılı hali Dr. Miranda’nın sekreteri üzerinde tuhaf bir etki yaratır ve genç kadın tüm çabalarına rağmen bu adama şefkat beslemekten geri duramaz.
Hastalık ve sağlığın anlamına, yaşamın doğasına ve absürtlüğüne dair bu incelikli romanla, Venezuelalı yazar Alberto Barrera Tyszka bizleri derin ve felsefi bir keşif yolculuğuna çıkarıyor.