“Fotoğraflar masumiyeti sergiler, kendi yıkımlarına doğru ilerleyen hayatların zayıflığını gösterir ve fotoğraf ile ölüm arasındaki bu bağ, bir hayalet gibi bütün insan fotoğraflarının üzerinde gezinir.” Susan Sontag
Hayatımızdaki kırılma anlarını bize hatırlatan şeyler vardır.Kimi zaman bir koku, kimi zaman bir şarkı, bazen de bir fotoğraf o an ile özdeşleşir. Kerem Görkem, Aile Fotoğrafı’nda bir ailenin dağılışını farklı karakterlerin bakış açıları üzerinden ele alırken, bu süreci bir fotoğraf karesinin izini sürerek aktarıyor.
Aile Fotoğrafı, ayna kenarına iliştirilmiş, süslü bir çerçeveye konmuş ya da cüzdan içine sıkıştırılmış; eski bir albüm içinde küflenmiş, bir sahafın tezgâhında birkaç kuruşa satılmayı bekleyen, sararmış, yıpranmış fotoğraflara bakarken, bir fotoğrafın içine gizlenen hikâyeleri keşfetme hissini kamçılayan bir ilk roman.