Aşk unutuşla gelir!
Yalnızdı… Tek dostu tıp fakültesindeki kadavraydı…
Ta ki Clarice'e rastlayana kadar... Clarice’in öpücüğü,
Teo için tekerlekli sandalyeye mahkûm bir anne ve köpeğinden oluşan yalnızlık şatosunun kapılarını aralayacak bir çağrı gibiydi. Kapılar açılacak, Clarice de içeri girecekti.
İstese de istemese de… Teo’nun olacaktı Clarice, ona âşık olsa da olmasa da… O andan sonra her şey, Clarice’in yazdığı
“Şahane Günler” senaryosu gibi soluk soluğa akacaktı…
Ölüm, kan ve şehvetle...
Ölüm aşkı çağırmak zorundaydı.