Kitaptaki öyküler birbirine eklemlenerek ilerlemese de genelde sosyolojik gözlemler ve gündelik olaylar üzerinden sade bir dille ilerliyor. Öykülerin girift olmayan bu yapısı okunurluğu kolaylaştırıyor.
Kitaba adını veren “Sihirli Şişe” adlı öyküde tek derdi babasına kavuşmak isteyen bir çocuğu, “Çilli” adlı öyküdeyse gece kondu yaşantısında kendisine tavukları ve Çilli adlı horozu arkadaş tutan bir çocuğu bulacaksınız.
“Durak” adlı öyküyse meslek yorgunluğu olan bir avukattan bahsediyor. Avukat İclal hiç beklemezken şifayı bir türbede buluyor, gördüklerinden büyülenir. Onun maneviyata yönelişinin ilk adımlarına tanık oluyoruz:
“Caminin bitişiğindeki yapıya yürüdü. Kestiremediği yerlerden insan sesleri geliyordu. Ayakkabılarını eşikte çıkardı. Ne tuhaf, sanki bütün kapılar kasıtlı olarak açık bırakılmış. İçeri girdi, birkaç sandukanın olduğu bu yerde dip dibe oturmuş dua eden dört kadın gördü. Ürperdi; çünkü o ana kadar böyle yerlerle ilgili bir fikri yoktu. Onları rahatsız etmemek için dışarı çıktı.”
Kısacası yirmibir öyküden oluşan bu kitapta sizden bir şeyler bulacaksınız; bazen tebessüm edeceğiniz bazen içinizi burkacak bazen de hay Allah diyeceğiniz öykülerle karşılaşacaksınız.