“İnsanlar daima yarasalardan korkmuş, kaçmışlardır. Düşünebiliyor musunuz? Bir insan ebadını ele alın, bir diğer yanda ondan katça küçük olan yarasa. Üstelik tehlikeli vampir de deyip, hayvanı başkalaştırıp, herkesin korkması sağlanmıştır. Neyinden korkacaksınız! Yarasa kadar asil bir hayvan var mıdır şu yeryüzünde, he söyleyin! Tüm gün ortalıklarda görünmeyip, saklanıp uyuyan, geceleri ininden çıkıp sessizce gezinen ve insanoğlunu hiçbir şekilde rahatsız etmeyen karanlığın efendileri... Yırtıcı dişlerinin deriye yapışabildikleri ve zehirli oldukları doğrudur. Bu sebepler de yine onlardan korkmamızı gerektirmez. İşte bu sebeple yarasaların insanlığın gizemli dostu olduğu fikrimi gerçekleştirmek adına bu çalışmaya başladım. Şimdi, öğrendiğiniz için rahat mısınız Bay Malcom?”
Profesör Malcom ise hayret ve şaşkınlıkla dinlemiş, kimi zaman belli etmemeye çalışsa da korkmuş, kimi zaman anlıyormuş gibi gözükerek kafasını sallamakla yetinmişti. Yine de bu, kafasının içindeki düşünceleri değiştirmiyor ve Lingby’nin kaçık olduğunu bir kez daha kanıtlıyordu.
Profesör Malcom (korkarak): “Evet. Elbette. Yine de bu güzel ve tehlikeli çalışmanız hakkında biraz daha dikkatli olsanız?”
Profesör Lingby: “Ne gibi dikkat Bay Malcom ?” Görüyorum ki siz de onlar gibi, yani diğer insanlar gibi korkuyor ve endişe ediyorsunuz. Lütfen yaklaşın…”