İslam’ın parlak yüzü, aşk erleri; Sufiler
Sufiler kendilerini maşuktan gayrı her şeye kapatmış aşk erleridir. Leyla yüzlü yarin peşinden çöller aşan Mecnun misalidirler. Kimisi hakikatin özünü bilmek, eşyaya gönül bağlamamak gerek demiş, kimisi “İlla edep illa edep” diyerek yol sürmüştür.
Sufi yolunun temel gayesi içte olanı dışarı çıkarmaktır. Öz insanda olan ve Tanrı’nın her birimize bahşetmiş olduğu kıymetleri bedene ve zaaf larına rağmen ulaşmaktır, yani Kamil İnsan’a. Denizden alınan bir bardak suyun deniz olduğunu idrak etmek serüvenidir Sufizm. Hallac-ı Mansur’un Enel Hak kavramı aslında bu kavrama değinen en kadim olanı, Tanrı herkestir herkes de Tanrı. O, yarattıklarının bir ayinesi ve bu ayine de yansıyanlar da yaratıcısının aşkı ile yanan tek tek kandiller, meşalelerdir.
Kitapta, Türkçe okurun yakından tanıdığı, Nasrettin Hoca, Hallac-ı Mansur, Mevlana Celaleddin Rumi, İmam Gazzali, İbn-i Arabi ve Ömer Hayyam gibi önemli isimlerin eserleri, hayatı ve kişilikleri mercek altına alınıyor...
Şah tarafından 20. yüzyıl içerisinde Sufi kimliğinin ve geçmişinin derinlemesine kaleme alındığı bu eser, modern zamanların İslam sûfî geleneğini ve felsefesini kapsamlı olarak Batı’ya aktarmada önemli bir işleve sahiptir. Peştu kökenli Amerikan vatandaşı olan Şah, Batı kürsülerinde Arap ve Farsî dillerinde yazılmış birçok tasavvuf ehlinin kült kitaplarından beslenerek İslam’ın parlak yüzü Sufiler’i, aşk erlerini Batı’nın insanlarına en yalın bir o kadar da etkiyici bir dilde aktarmasını bilmiştir.
Günümüz Ortadoğu’sunda, eskinin Sufileri’nin diyarlarında yer alan Radikal İslam sürtüşmeleri, iktidarı uğruna kendisinden olmayanı öldüren, kesen; iktidarını sağlamlaştırmak adına her yolu mubah gören, saltanatlar kurarak, kardeş kanıyla abdest alanlarların yolu değildir Sufizm. Bu kitap, Sufileri, İslam’ı doğru ve hakkaniyetle anlamak için bir büyük fırsattır.