Seyrettiğimiz filmler, okuduğumuz romanlar, dinlediğimiz efsaneler gerçek olacak diye bekliyoruz. Şu beyaz atlı prens ne zaman gelir? Prens bulacağız diye kurbağa öpmekten de bıktık.
Öpünce prense döneceğine o kadar inanmıştık ki, kurbağaların değişimini umduk. Kurbağalara da gün doğdu tabii! Sonra anladık ki, bunların hepsi masalmış. Anlayınca ne değişti? Hiçbir şey! Ne inatçı, ne umudu yüksek bir inancımız varmış. Denemeye devam ettik, ediyoruz.
Velhasıl, kurbağa öpüp, sihrin gerçekleşmesini beklemekten bıkmadık. İşin kötüsü, o kadar çok kurbağa öptük ki, şimdi hepsi kendini prens sanıyor...