Rauf… Benim adım Rauf. Ben bir asayım. Hani ağaç dalından yapılıp, insanların üçüncü ayağı olan… Nice dervişler, nice veliler tuttu belimden. Kimine destek oldum yürürken, kimine yaren. Başımı okşadılar nasihat verirken. Kızınca dünya hâline ve insanlara, başımdan tutup vurdular yeryüzüne… Horasan’dan, Semerkant’a, Konya’dan Ankara’ya dolaşıp durdum ben. Şems’in elinde gürbüz, Mevlânâ’da şefkat, Emir Sultan’da elif oldum ben. Nice hayatlar, nice öyküler yaşadım. Hacı Bayrâm-ı Velî bunlardan sadece bir tanesi… Ankaralı Numan Hoca’nın, Hacı Bayrâm-ı Velî’ye ermesini… Yüzyılların kutsal sırrının Hacı Bayram’da demlenmesini… Bu sırrın kime, nerede, ne zaman verileceğini… Anadolu’yu aydınlatan üç kandilin yarenliğini… Osmanlının bir beylikten cihanşümul bir devlete dönüşmesinin ayak seslerini benden dinleyin istedim. Benden dinleyin istedim, Ankara’nın bozkırlarında taşlı tarlaların yemyeşil başaklanmasını… Çalışmanın ve duanın gücünü… Avuç avuç hasadın güzelliğini… Benden dinleyin istedim, Hacı Bayrâm-ı Velî’nin hayat hikâyesini…