Varlığı sevdâda duymak, bir oluş biçimi. Bir Sevdâ Yorumu Kitabı olan Gülden ile Hoca’nın kestirmeden söylediği bu. Ama öyle bir kestirme ki bu, hep patikalardan ilerliyor; tam yol bittiğinde kendi patikasını açıyor. Bunu, bazen tek bir cümle ile, bazen bir durum üzerinden, bazen de ironinin keskin diliyle yapıyor. Yer yer kimin Gülden, kimin Hoca olduğu belirsizleşiyor. Sevdâ, gönül aşısı olup dönüştürüyor özneleri; iki, bir oluyor; bir, sevdâda yüceliyor. İnsanın sevme gücü, varoluşun temel koşulu olarak beliriyor.
Kimi yerlerde felsefî akıl yürütmelere, kimi yerlerde tasavvufî düşünceye, kimi yerlerde halk hikâyelerine göndermede bulunan, bunlara yaslanarak söylenenleri sağlamlaştıran Ahmet İnam, Türkçe ile yazmanın ve düşünmenin esrikliğine kapılarak dilin imkânlarını araştırıyor. Bu, dil ile yapılan insan dünyasının da araştırılmasıdır.
Yer yer düzyazı şiir olarak okunan Bir Sevdâ Yorumu Kitabı Gülden İle Hoca, sevdâ ve aşk hâllerinin sorunsallaştığı boyutlarda da geziniyor. Bazen bir halk şairini, bazen tasavvufun içinden seslenen bir bilgeyi, bazen aşkın karşısında durmakla aklı öne çıkaran “zâhit”i görüyoruz. Bütün bunlar, Türkçenin ahengiyle söyleşiyor. Aşktan başı dönen “mestâneler”le aşkı ters yüz eden “divâneler” karşı karşıya geliyor. Okurun, kendini “Bakışının ekininden kelime biçilmiştir.” sözünün genişlettiği anlam dalgalarına bırakarak okuması gereken bir kitap.
Bir anlatı değil Gülden ile Hoca, özdeyişler kitabı da fragmanlar toplamı da değil; Bir Sevdâ Yorumu Kitabı.