Gayet sıradan bir cuma günü, başarılı avukat Joy Stephens çalıştığı şirketin görkemli lobisinin mermer zeminine çakılır.
Bu sarsıcı olay, ona en yakın kişilerin yaşamlarını altüst edecek, her birini beklenmedik noktalara sürükleyecektir: Yanlış sebeplerle evlendiği, hiçbir ortak noktası bulunmayan akademisyen kocası Denis, yaşamının gerçekleriyle yüzleşemediği için kendini olduğundan bambaşka biri gibi göstermeye çalışan iş arkadaşı Peter, kaybettiği her şeyi New York’ta yeniden bulacağına inanan asistanı Barbara, ayakta kalabilmek için garip ritüeller geliştirmiş olan spor eğitmeni Samir.
Londra’nın merkezindeki gökdelenlerden birinde, sınırsız flört, sonu gelmez bir can sıkıntısı, ayaküstü dedikodular, ağır yüzleşmeler ve ölümün kıyısında olma hissiyle kıskıvrak sarılmış bu dört kişi, Joy’un yaşamına dair bilip gördüklerini aktarırken, günümüz insanının iç dünyasını çarpıcı bir biçimde yansıtıyorlar. Bir kahkahaya eşlik eden gözyaşlarının romanı.
İngiliz edebiyatının en önemli genç temsilcileri arasında yer alan Jonathan Lee’den, haz, aşk, kayıplar ve iş dünyası üzerine yaratıcı, iddialı ve sürükleyici bir roman. “Joy’un Son Günü”.
Guardian