Kitabın içine alınmadığı için biraz kırgındı ama arka kapakta bulunmanın çok daha değerli olduğunu söylemişlerdi ona. Kitabı almayanlar da okuyordu bir kere. Görünürlüğü çok daha yüksek, saygın bir pozisyondu. Yine de içeride sevdikleriyle olmayı tercih ederdi. Kitabın arka yüzünde, tek başına zaman geçirmek moralini bozuyordu. Neyse ki arada birileri kitabı eline alıyordu da yalnızlığını unutuyordu kısa süreliğine. Keyfi yerine geliyordu öyle anlarda. Hem zaten kim bilir, belki bir gün onu da içeri alırlardı. Hatta belki iki uzun hikayenin arasında sımsıcak bir yere yerleştirirlerdi rahat etmesi için. Eski günleri unutup yeni komşularıyla birlikte huzur dolu bir hayat sürerdi. Zaten mühim olan nerede olduğun değil, kimlerle olduğundu. “Neyse ki hayaller var” diye düşündü hemen sonundaki noktaya bakarak, ötesi boşluktu.