Bu kitabı yazmaya karar vermemde, toplumun tarihe bakış açısı ve tarihi olayların değerlendirilmesinde, yorumlanmasında sık yapılan yanlışları düzeltmek için bir şeyler yapabilmek adına içimde tutuşan bir şeyler yapmalı isimli içimdeki yangın ilham kaynağı olmuştur diyebilirim. Özellikle tarih derslerinde öğrencilerimin, neden tarihi sevmedikleri hususundaki, geçmişte yaşanan olaylardan bize ne, önümüze bakalım gibi cevapları beni fazlasıyla düşündürmekte olduğu gibi, toplumda tarihi olayların değerlendirilmesi konusunda sık yapılan yanlışlar, tarih bilimi konusunda yeterli birikime sahip olunmadığı gerçeği ile yüzleşmekten derin bir üzüntü duymaktayım.
Geniş bir çerçeveden bakıldığında görüleceği üzere asıl sorun, tarihi olayları ve olguları bilip bilmemekten ziyade, bu olay ve olguları değerlendirirken doğru bakış açısının nasıl olması gerektiği, tarih biliminin yasalarının neler olduğu, bilimsel tarihle kurgulanmış rivayetler arasındaki farkın bilinmesi gereğidir. Geçmişte yaşanmış olayların, bakış açısına göre zafer ya da hezimet olabilmesi tarihe bilimsel açıdan bakılıp bakılmadığı ile ilgilidir.
Bu bağlamda geçmişe doğru taraftan bakabilmek gerektiği, bu perspektifin ancak tarih biliminin yasalarına bağlı kalınarak başarılabileceği, tarih bilimine bilim olma özelliği kazandıran bu yasaların neler olduğu bu kitabın ana temasını oluşturmaktadır. Yine bu temanın halkın büyük bir kesimini oluşturan geniş bir okuyucu kitlesi tarafından anlaşılması için; akademik bir yöntem ve dil ile değil de; kolay anlaşılır, sade bir dil ile anlatılmaya özen gösterilmiştir.
Tarih nedir? Tarih bilinci neden önemlidir? Tarihi öğrenirken, öğretirken ve değerlendirirken doğru bakış açısı nasıl olmalıdır? Tarih biliminin yasaları nelerdir? gibi sorulara cevap aranırken, tarihin bireyler ve toplumun sosyal ve kültürel kimliğine, ulusların geleceği ve varlığını sürdürebilmesine sağladığı katkılar ve geleceğini planlarken tarihi tecrübelerin belirleyici rolü örneklerle zenginleştirilerek anlatılmıştır.
Bu çalışmam, öncelikle bana ve kardeşlerime büyük fedakârlıklar yaparak her türlü eğitim imkânını sunan annem Mesude Çalışır ve babam İsmail Çalışır’ın manevi varlığının içimdeki yansımasıdır.
Ayrıca beni cesaretlendiren, her türlü manevi ve düşünsel desteği sunan Gaziantep Bölge Mahkemesi 16. Ceza Dairesi Başkanı olan kardeşim yargıç Kurtuluş Tayanç Çalışır’a sonsuz teşekkürlerimi sunarım.
Bu çalışmam sırasında istemeden de olsa ilgimden mahrum bıraktığım, kendilerine ayırmam gereken zamandan tasarrufumu hoşgören ve anlayışla karşıladığı gibi, her türlü desteği veren eşim Burcu Çalışır ve çocuklarım Vatan Çalışır, Mesude Çalışır ve Tuna Barutçu’ya özellikle teşekkür ederim. İyi ki varsınız.