Hikayeler evrenseldir. Çünkü temelde anlatılan daima insanın hikayesidir. Muhakkak bir köşesinden salt gerçeğin üzerine kuruludur ve dünyanın neresinden yükselirse yükselsin o ses, acısıyla, hüznüyle, neşesiyle ve diğer tüm yaşanmışlıklarıyla insanı anlatır. İşte, İsmail Kılıçarslan, bu kıymetli madeni işliyor Kara Dursun ve Diğer Ankara Söylenceleri’nde. Her daim insanı merkezde tutarak bir Ankara portresi çıkarıyor. Çukur mahalleden, Eski Garajlar’dan, kondulardan, pavyonlardan, yokluktan, dostluktan çekip çıkarıyor hikâyeyi ve ışık tutuyor muzip bir çocuk gibi bir dönemin karanlığına. Bir daha unutulmayacak şekilde fısıldıyor kulaklara hiç kimselerin hikâyesini.