Alan Watts, Doğu ve Batı psikolojisi ve felsefesinde önemli bir akademisyen olarak tanınır. Bu klasik kitabında, hem Batı psikoterapisi hem de Doğulu spiritüel felsefeler olan Budizm, Taoizm, Vedanta ve Yoga hakkındaki derin anlayışını ortaya koymuştur. Düşmancıl görünen bir evrende insan olmanın koşullarını inceleyerek modern insanı kör eden ve kısıtlayan toplumsal ölçütleri ve ilüzyonları inceler. Bu eserinde sarsıcı bir sentez yapmış olan Watts, Freud ve Jung’un güçlü içgörülerinin Doğu geleneğinin gizemli bilgeliğiyle harmanlanabilirse psikiyatriyi özgürleşmenin eşiğine getirebileceğini ve insanları kendileriyle olan mücadelelerinden kurtarabileceğini ileri sürer. Psikoterapi toplumsal ölçütlere uyum sağlamamıza yardım ederken Watts’a kalırsa hakiki bir özgürleşme sağlayamaz, oysa Doğu felsefesi evrenle olan doğal bağımıza odaklanmıştır.