Ahmet Oktay, bu kitabını oluşturan yazılarında, son yıllarda önemli bir ivme çizen, yandaş kazanan ve iktidara ortak olacak bir güce ulaşan siyasal islamın söylemini gündelik olayların içinde anlamayı ve ideolojik içeriğini açığa çıkarmayı öngörüyor. Türkiye’de yıllardır sürüp giden kısır laiklik/dindarlık çekişmesinin artık aşılması gerektiğini vurgulayan Oktay, bu arada teokratik bir düzen arayışlarını kesinlikte karşı çıkılması gerektiğini anımsatıyor. Siyasal islamın demokratik, eşitlikçi ve özgürlükçü olmadığını belirten yazar, bu kanısını Türkiye’deki ve bazı dış ülkelerdeki güncel uygulamalardan verdiği örneklerle belgelemeye çaba gösteriyor. Çoğulculuk, ötekilik ve kimlik arayışı gibi postmodern düşüncenin önem kazandırdığı kimi kavramları savunan entelektüellerin, siyasal mücadele bağlamında edilgin kaldıklarını ve siyasal islam karşısında ödün verdiklerini belirten Oktay, demokratlığın teslimiyetçilik anlamına gelmediğini ısrarla yineliyor. Oktay, siyasal islamın baskıcı önlemlerle engellenemeyeceğini öne sürüyor ve sorunun sivil toplum içinde, yani ideolojik mücadele yoluyla çözümlenebileceğine inandığını belirtiyor. Toplumun çoğunluğunun demokratik, eşitlikçi ve özgürlükçü bir söyleme kazanılabilmesinin ancak bireylerin ikna edilmeleri ve rızaların sağlanması ile mümkün olabileceğini dile getiriyor.
