Benim Kâbuslarım, kanımca salt yazarın kâbusları değildir. Bu karabasanlar, yükselmenin yolunun hainlikten geçtiği, talanın sinsiliğini yitirdiği, namusun üzerine beton döken sonradan görme güç sarhoşlarının halkın sırtından pişkince geçindiği ve en acısı çürümenin, basitliğin, duyarsızlığın; edebiyata, sinemaya, kaleme, fırçaya, saza, söze sıçradığı bir dönemde; ortak kaygıların, umutların, yıkımların öyküleridir. Ahmet Sinan Savaşkan Varlığının sürekliliğini insanlığın yozlaşmasına bağlamış kapitalist sömürü düzenlerde kirlenmiş insanlarla yaralı insanlar sık sık karşı karşıya gelir. Bu karşılaşmalar Erdinç Gültekin’in öykülerinde de belirgindir. İşte bu nedenden bu öyküler gerçek edebiyattır. Cevher Kurtuluş