“İyi şeyler unutulmaz, seni unutmayacağım.”
Stefan Zweig, 1920’lerde yazdığı Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu’nda karşılıksız bir aşkın sahibi kimliksiz bir kadının yaşadıklarını anlatır. İsimsiz bu genç kadın, kendisinden habersiz olan sevgilisine bu uzun mektupta, tanıştıkları ilk günden itibaren yaşadıklarını anlatır. Ömür boyu süren suskunluğun ve saklanmanın sabrını takdir ederken, okur olarak bu kadını tanımadığımız gibi, mektubu okuyan sevgilisi de onun hiç farkına varmamıştır. Hiçbir zaman bilinmemenin yarattığı silinmişlik hissi sayesinde derin psikolojik yönü ve insanın sevgi duygusundan hareketle en dehliz yönlerini, saplantılarını keşfedebildiğimiz bu kısa ama etkileyici eser, Zweig’ın edebi yeteneğiyle birlikte edebiyatımızda unutulmaz bir yere sahip olmuştur. Zweig yazınının başarısını bilen her okur, onun diğerlerine nazaran daha az bilinen bu eserini de hayranlıkla okuyacaktır.