Son yıllarda finansal sistemde karşılaşılan riskler hem çeşit olarak hem de boyut olarak artmıştır. Bu artışta Bretton Woods Ödemeler Siste-minin çöküşünün ardından esnek kur sistemine geçişin, petrol fiyatları gibi uluslar arası ticarete konu olan mal fiyatlarındaki değişkenliğin artışının ve faiz oranlarındaki dalgalanmaların önemli etkisi olmuştur. 2000‟li yıllarda dünyada görülen likidite bolluğu nedeniyle yüksek riskli yatırım seçenek-leri popüler hale gelmiştir. Başta ABD olmak üzere birçok ülkeyi etkisi altına alan mortgage krizi birçok finansal kurumun büyük zararlarla karşı-laşmasına neden olmuştur. Bu ortam içinde uluslar arası finans alanında da önemli gelişmeler kaydedilmiş ve uluslar arası finans dersi, işletme ve ikti-sat programlarının vazgeçilmez dersi haline gelmiştir. Sık sık döviz kuru politikası kaynaklı krizler yaşayan Türkiye‟de bu or-tam içinde bireysel ve kurumsal kararların nasıl alınacağı konusunda ulusla-rarası finans dersinin sağlayacağı temel yararlar söz konusudur. Döviz kur-larının doğru fiyatlanıp fiyatlanmadığı, spekülasyon ve arbitraj olanaklarının olup olmadığı, döviz kuru riskine karşı korunmada kullanılan araçlar en çok ilgi çeken konulardır. Son yıllarda çok hızlı bir gelişim gösteren ve hemen hemen tüm işletme ve iktisat bölümlerinin müfredatlarında ders olarak okutulmaya başlanan uluslararası finans dersi, bir finansal yönetici gözüyle öğrencilere şu yararla-rı sağlar:
1) Finansal yöneticinin uluslararası gelişmelerin firmayı nasıl etkileye-ceğini anlamasını sağlar ve bu gelişmelerden nasıl pozitif sonuçlar alınacağının ve kötü etkilerin nasıl bertaraf edilebileceğinin yollarını gösterir.
2) Finansal yöneticinin gelişmeleri (döviz kuru, faiz oranı, enflasyon oranı vb) tahmin etmesini ve bu olaylar gerçekleşmeden firma yararına ka-rarlar almasını sağlar.
Çok uluslu şirketler önceki yıllarda genellikle sanayi sektöründe faali-yetlerini yoğunlaştırırken son yıllardaki gelişime bakıldığında finansal sektö-rün öneminin artığı görülmektedir. Türkiye‟de ve tüm dünyada yaşanan bankacılık ve sigortacılık alanındaki birleşmeler ve satın almalar bunun en iyi örneklerindendir. Çok Uluslu şirketlerin sayılarındaki ve faaliyetlerindeki artışların ne-denleri aşağıdaki gibi sıralanabilir:
-Çok uluslu şirketler, çeşitli ulusal pazarlardaki aksak rekabetten (üre-tim faktörlerindeki ve finansal pazarlardaki aksaklıklardan) yararlanarak karlarını artırmışlardır. Karşılaştırmalı üstünlükler teorisi, ulusların göreli olarak daha etkin oldukları üretim alanlarında uzmanlaşma şansı bularak rekabet üstünlüğü sağlayabileceklerini savunmaktadır. Ancak uluslararası ticaretteki olağanüstü başarının sırrını mukayeseli etkinlik ile açıklamanın olanağı kalmamıştır. Örneğin Hong Kong çok sınırlı kaynaklarla hızlı kalkınmayı yakalarken, Arjantin‟in zengin doğal kaynaklarla kalkınamamasının nedenleri bu teori ile açıklanamamaktadır. Karşılaştırmalı üstünlükler teori-sine göre, ürünler uluslar arasında dolaşabilirken, üretim faktörleri sabittir. Burada toprak, işgücü ve sermayenin sabit (hareketsiz) olduğu varsayılmış-tır. Ancak bu dönemde yönetim becerisi, işgücü eğitimi, araştırma ve geliştirme gibi faktörler üzerinde durulmamıştır. II. Dünya savaşının sonrasında doğrudan yabancı yatırımlardaki artış ve çok uluslu şirketlerin çoğalması , bu dönemin en önemli özelliğidir. Böylece karşılaştırmalı üstünlükler teorisinin sermayenin hareketsizliği varsayımı geçerliliğini yitirmiştir. Girişimci-lik zaten göz önünde tutulmamıştır. -Esnek kur sistemi riski artırmakla birlikte risk yönetimi yapabilen yatırımcı ve işletmelere büyük kazanç fırsatları sağlamıştır. -Para ve sermaye pazarlarının global entegrasyonu, uluslararası sermaye pazarlarındaki sermaye akışları üzerindeki sınırları kaldırmıştır. İşletmeler uluslararası çeşitlendirme yoluyla sermaye maliyetlerini azaltma olanağı sağlamışlardır. -Verim artışı: Çok uluslu şirketler, çeşitli ulusal pazarlarda ürün pazarları, üretim faktörleri pazarları ve finansal pazarlardaki aksaklıklardan avan-tajlar sağlarlar. Ürün pazarındaki aksaklıklar, ÇUŞ‟lara pazar üstünlüğü sağlar. Ölçek ekonomileri, yönetimsel ve teknolojik beceriler, ürün farklılaştır-ması ve finansal üstünlükleri bu kuruluşlara rekabet avantajı sağlar. ÇUŞ‟lar üretim faktörlerindeki aksaklıkları da daha iyi görebilirler. İletişim ve bilgi ağları sayesinde işgücünün ve hammaddenin nerede daha ucuz olduğunu değerlendirebilirler ve yüksek teknolojiyle bunlardan daha fazla yararlanma şansı bulurlar. ÇUŞ‟ların hisse senetleri yatırımcılar için uluslararası çeşitlenmiş bir portföy olarak değerlendirilebilir ve böylece bu şirketler daha rahat fon sağlarlar. ÇUŞ‟ların uluslararası pazarlardan sağladığı en büyük yarar riskin azaltılmasıdır. Yatırımların farklı coğrafik bölgelerde çeşitlendirilmesi riskin; iş riskinin, döviz kuru riskinin, ülke riskinin ve teknolojik eskime riskinin dağı-tılmasını sağlar ve sermaye maliyetini minimize eder.