Sevgisizlik, güvensizlik, yalnızlık ve öfke... Sosyal hizmet görevlileri ve ıslahevi tehdidi dışında gerçek dünyayla bağını kesmiş kimsesiz yurt çocuklarının birer suç makinesine dönüşmekten başka şansı var mıdır? Uyuşturucu, fuhuş, şiddet sarmalında salınan yaşamlarını dönüştürme gücünü ellerinden ısrarla alan sistem, toplumun refahını ancak onları bir yere kapatarak ve unutarak mı sağlayabilir?
Jenni Fagan'ın toplumun bu gözden düşmüş, unutulmuş kesimini çarpıcı bir biçimde resmederek altını çizdiği gerçekler tokat gibi patlıyor. Hayatla çoktan kopmuş bağlarını küçücük ilmeklerle tekrar kurmaya çalışan bu yetişkin çocukların çıkışsızlığı, hiçbir dayanakları olmamasına rağmen büyütmeye çalıştıkları umudun ve sevginin her seferinde tırpanlanışı, ayağa her kalkmaya çalıştıklarında yedikleri darbeler insanlık değerlerimizle yüzleşmeye zorluyor.
Jenni Fagan, ondan fazla dile çevrilen ve sinemaya da uyarlanmaya başlayan ilk romanı Panoptikon'la hatırı sayılır bir uluslararası başarı elde etti, Dublin Impac ve James Tait Black'in de aralarında olduğu pek çok ödül listesine girdi, Edinburg Uluslararası Kitap Festivali İlk Kitap Ödülü'nü kazandı.