Doğu yöresini orada yaşayanların gözünden bize aktaran Ahmet Sait Akçay, son derece politik bir dönemi dillendirmesine karşın, öykünün estetik duyarlığını gözardı etmeden, yüzyılın son çeyreğinde yaşanan kaosu her öyküsünde farklı bir ses ve bakış açısıyla ele alıyor. Doğu bireylerinin yaşanmışlıklarını, kaderci yaklaşımlarını daha da önemlisi mağduriyetlerini gerek bireysel gerekse toplumsal düzlemlerde çarpıcı bir şekilde yansıtan dramatik öyküler... Öykülerin herbiri ayrı bir tanıklığı gözler önüne seriyor. Kaybolan evlatlar, yakılan köyler, göçe maruz kalan aileler ve sanrılı analar... Politik söylemin çok dışında sterilize edilmiş gerçeklikler, anlıklaştırmalar... İçerden bir sesin yansıttığı sinematografik öyküler... Ahmet Sait Akçay, bu ilk kitabıyla evrensel olguların vazgeçilmez anlatıcısı olduğunu kanıtladığı gibi, bir öykü damarının da üzerinde duruyor.