Hak Temelli Yaklaşım Açısından Bir Değerlendirme
Bir su arkını temizlerken ilk bakışta suyun akmasına yaprakların engel olduğu gibi bir görüntü vardır. Ancak arkı temizlemeye devam ettikçe elinize yaprakların altında iç içe geçmiş dallar gelir. Arkı bu dallardan da arındırdığınızda suyun akmasına geçit vermeyen taşa ya da taşlara ulaşırsınız. O taşları da var gücünüzle kaldırdığınızda su, doğası gereği, hızla akmaya başlar.
Yoksulluk denen meselenin, insanın doğanın özünden ve toplumsal yaşamın içinden gelen kaynaklarla ilişkisini kesen ve esasen derindeki taşlarla varlık bulan bir sorun olduğu yüzyıllardır bilinmektedir.
İnsanca yaşayabilmek ve yaşama akabilmek için arkı temizlemek isteyen insanlar farklı coğrafyalarda ve zamanlarda ağır bedeller ödemişlerdir. Çoğu defa arkı temizlemek için ellerini suya sokan devlet babanın sarf ettiği çabalar kuru yaprakları arkın diğer tarafına sürüklemekten öteye gidememiştir.
Geriye derinlerdeki taşlara dokunabilecek iradeye sahip sivil annenin kendisinden başkası kalmamıştır. Ancak sivil annenin eli de derinlere nüfuz edememiştir. Velakin su çürümüş; yoksulluk kıskacında doğan,
büyüyen ve yiten yaşamlarla bu çürüme toplumdaki üretim ve bölüşüm ilişkilerinin doğal akıntısına dönüşmüştür.
Bu kitap sosyal yardım çalışmaları temelinde sivil toplum örgütlerinin yoksullukla, haklarla ve insanla kurduğu ilişkiye dair yazılmıştır. Sivil toplumun arktaki yaprakları, dalları ve taşları nasıl gördüğü; elini suya arkı temizlemek için mi soktuğu anlaşılmak istenmiştir. Sosyal yardımın yalnızca sosyal yardım, sivil toplumun yalnızca sivil toplum olmadığına dair ilginç veriler elde edilmiştir. Sivil annenin gönüllü, duyarlı ve güçlü elinin arkın her yerinde olduğu ancak onun da son sözü suyun kendisine bıraktığı görülmüştür.