Arama Kurtarma Güncesi
1999 Ağustosu’ndaki Marmara depremi, Türkiye’de arama-kurtarma faaliyetinin bilinir, konuşulur hale gelmesini sağladı. AKUT, popülarite kazandı. Ama bu “olayı” aslında gerçekten ne kadar biliyoruz? Nasıl bir deneyimdir, nelerle karşılaşırlar, başlarından neler geçer?
Tecrübeli bir arama-kurtarmacı, Yılmaz Sevgül, arama-kurtarma faaliyetinin heyecanlı dünyasını olanca canlılığıyla anlatıyor. Depremde, enkazda, dağ başlarında, kaya duvarlarında, kanyon labirentlerinde, kabaran sellerde, yangınlarda, mağaralarda… Zayıf bir sesin, bir iniltinin, bir nefes kıpırtısının peşinde… Kâh ferahlatan, hayranlıkla göz yaşartan, kâh insanın yüreğini ağzına getiren, hayal kırıklığına uğratan gerçek hikâyeler... Hiç kahramanlık hikâyesi gibi anlatılmamış kahramanlık hikâyeleri…
“Kurtarılan yerli midir, yabancı mıdır veya Arikanda kayalıklarında, daracık bir kaya setinde iki aydır aç susuz bekleyen bir keçi yavrusu mudur, yanmaktan kurtarılan bir orman parçası mıdır, karısına kızıp dağa saran Rus bir turist midir, kayalarda mahsur kalmış olmayı onuruna yediremiyen ve kurtarıcılardan kaçıp köşe bucak saklanan deneyimli bir dağcı mıdır, hiç sorgulamadan, aynı heyecan, gerilim ve ‘tatlı son’ ümidiyle…”