Unutulmuş Günler
Ben düşbozumların çocuğuyum, hayal kırıklıklarıyla sarmaş dolaş büyüdüm ve yolum hep yıkıma uğradı. Davayla aşkı, kavgayla sevdayı bir arada yürütmek istedim, olmadı. İkisinde de başarısız kaldım.
Aşkım da, inancım da güven duygusundan yoksundu. Yeterince sevemedim insanları, yeterince inanamadım ardından gittiğim düşüncelere. Doğru-dürüst bir hayat felsefem bile yoktu benim. Bana verilen sevgilere karşılık veremedim, yakınlaşmalara uzak durdum. Hep aldım fakat vermesini bilemedim. Bencilliğimle başkalarını da acılara sürükledim. Sevgi denizinde, aşkın başdöndürücülüğünde kendimden geçmek isterken, karşıma gerçekler dikiliyordu. Aldanışlar bitiyor, büyü bozuluyor ve o zaman gerçekler ortada kalakalıyordu.
Artık gidiyorum bir tanem.
Artık gidiyorum.
Ne olur, sakın gelirim sanma.
Sevgimizi yüceleştirmek için terk ediyorum seni. Unutulmamışların dünyasına gidiyorum.
Renklerin, kokuların, seslerin ve ışığın bile seni hatırlattığı bir dünyada yaşayacağım artık.
Sevmek bir bakıma unutamamaya mahkum olmaktır. İkimizde unutulmamışlığın sevinciyle ayakta kalacağız.
Can evimden alıp götürmeden bunları, çiçeklerin solduğunu görmeden, tüm iyi duyguların gidişini görmeden, şimdi ben gidiyorum.
Hoşçakal Begüm.
Tüm dualarım senin için olacak!