Kadın milleti. Hanım hanımcık, mesafeli, fıkır fıkır, otoriter, fahişe, zayıf. Bir alacakaranlık varlığı; hayatı boyunca asıl derdi kendini anlamak ve bedeniyle barışmak olan, ama çoğu zaman ne olduğunu kendisi de bilmeyen,
yalnız hayata da rengini veren varlık.
Aklını erkeklere hâkim olmakla bozmuş; bunun için zihninde binbir türlü numara döndüren, erkeklerle ilişkilerini büyük usta bir satranç oyuncusunun titizliğiyle tasarlayan, en çok da bitirici hamleyi kuran, ama o son hamleyi yapıp ağzından, "Şah mat," lafı çıktığında da...
Yanına usul adımlarla yaklaşıyorsunuz. Yüzünü size döndüğünde, bıyıkları ve geniş siperlikli şapkası da olmasa bir kadının incelikli yüz hatlarına sahip bir erkekle yüz yüze geliyorsunuz. Şapkasını hafifçe eğerek selamlıyor sizi. Ona doğru eğilip soruyorsunuz: "İyi de, kimin düşleri bunlar?" Güzel adam, bir sırrı paylaşır gibi, "Kadınların," diyor usulca.
Çadırın perdesini bastonuyla aralarken, gözlerinden muzip bir ışıltının geçtiğini fark eder gibi oluyorsunuz. Kalabalığın yapışkan uğultusunu geride bırakıp içerisinin serin karanlığına bir adım atıyorsunuz. Korkmanıza gerek yok, bütün kadınların düşleri böyle öykülerle doludur. Ne olacaksa?..