Aslı'nın başına gelenler Sinan'ın suçu değildi.
Ama... Sinan, vefalı bir sevgili gibi
günlerce başında bekledi genç kızın.
Uyanmasını diledi Tanrı'dan.
Yorulmuştu.
Umudu gün be gün yitiyordu.
Az ötesinde duruyordu Aslı.
Elini uzatsa dokunabilirdi.
Oysa çok uzaklardaydı şimdi.
Doktorlar, uyuyor demişti.
Ve tabii aşk cüretkardı. Yolu yordamı, vicdanı
yoktu. Aşk değilse bile, belki bir tür sığınak,
kaçabileceği, dinlenebileceği bir liman...
Uzak değildi.
Uyandığında Aslı, o uzaklardayken yaşananlar
kelimelere dökülmek durumunda kalacaktı.
Sözcüklere dökülenerin çoğu gibi, azalarak.