Tarihin sadece çözülemeyen ve de esrarı aralanamamış meseleleri ile ilgilenen ve tarihçinin tek görevinin geçmişin aydınlığa kavuşturulamayan sorunları hususunda sav geliştirmesi olduğuna inanan biri olarak bugüne değin kimlikleri bir türlü açıklanamamış Sakaların etnik aidiyetleri her vakit ilgimizi çekmiştir.
Kadim geçmişe âit Avrasya tarihi incelendiğinde Baykal Gölü’nden Hindistan’a Çin sınırlarından Macaristan’a kadar uzanan devasa bir sahada Sakalar kadar olağanüstü iz bırakmış ve de tesirde bulunmuş başka bir kavim daha göze çarpmaz. Ancak asıl mesele şu ki, bu kadar muazzam bir coğrafyaya uzanmış Sakaların esasen kimler olduğu gerçeğini gün yüzüne çıkaracak yazılı kaynaklar mevcut değildir. Her ne kadar Eskiçağ’ın muhtelif milletlere âit tarihi kayıtlarında Sakalara dâir sunulan bilgiler bu milletin uyruğunu saptamaya imkan vermese de her tarihi meselenin bir çözümü olduğuna inandığımızdan bu halkın izini sürmeye devam etmişizdir.
Bu eser bilim dünyasında ilk kez de olsa hiçbir araştırmacı, tarihçi ve bilim adamının tek bir delil dahi getiremediği Sakaların kökeni mevzusuna birden fazla kanıt getirmekte ve bağlantı sunmaktadır.