Bir yarayı kaşıyınca insan, üzerindeki pullar dökülüyor ve o pullar, özenle sakladığımız hikâyelere korunak olan bir zarfın sağ üst köşesinde, gitmekle kalmak arasında direniyor... Ama her mektup mutlaka bizim yerimize konuşuyor günün birinde... Yollandığı yerde okunmak için sabırla bekliyor bazı mektuplar, bazıları yola çıkmadan önce kelimelerden cesaret topluyor bir kağıdın üzerinde... Adresler kaybolduğunda bazen, kelimeler gideceği yeri şaşırdığında, birileri uzakta da olsa içimizde bir şeyleri taşırdığında anlıyoruz; aslında sarıldığımız her cümle gidip birini bulmak ya da vurmak için tek gerçek silahımız umutlu ya da kırgın mektuplarımızda... Katlayıp cebimizde taşıdığımız kağıtlar artık azalmış olsa da, insanın ağzından çıkamayan sözler, en çok bir mektubun içtenliğine yakışıyor hâlâ...