Devletin bilinçaltına doğru bir yolculuğa çıkmaya hazır mısınız? Bu akademik yolculukta, “devlet” kavramını, -aynı bir insan gibi- Freud’un kanepesine oturttuk. Freud’un divanına yatırdığımız devleti “hipnoz” edip ona ruhunu hasta eden problemlere dair sorular sorduk. “Birey, toplum, devlet” kavramları üçgeninde gelişen ruh hastalıklarının “politik” nedenlerine dair bir kazı çalışmasına giriştik. Kısacası; devletin psikanalizini yapabilmek adına bütün sınırları zorladık.
Bu kitapta, insanı bir makine gibi gören hâkim bilimsel görüşe bir reddiye sunarak ruhun ve ruh hastalıklarının politik olduğuna dair argümanlar geliştirdik. Elbette ki burada sunulan tezlerin hâkim bilimsel paradigmanın bir hayli dışında olduğunun farkındayız. Modern bilim insanlarının bazılarının sadece bireysel bedenle sınırladığı, bazılarınınsa varlığını kabul bile (!) etmediği ruh kavramını, bireyin dışında; toplumda, devlette yani politik olanın kılcal damarlarında aramanın bazı bilim insanlarını rahatsız edeceğinin de bilincindeyiz. Ancak bu metni başından sonuna kadar okuyan herkesin ruh ve politik olan arasındaki ilişkiyi -bir birim de olsa- kabul edeceğine, ruhun ve ruh hastalıklarının “politik” olduğu şeklindeki tezimize katılacağına ve dolayısıyla da bizim hakkımızı teslim edeceğine eminiz.