Bu kitapta, daha önce muhtelif hakemli dergilerde yayınladığım bazı makalelerimi derlemiş bulunuyorum. Buradaki makalelerin çoğu özellikle Türkiye ile Yunanistan arasında yapılan 1923 Lozan Barış Antlaşması gereği mübadele dışı bırakılan Yunanistan’daki Müslüman Türkler ile Türkiye’deki Ortodoks Hıristiyan gayrimüslimlerle ilgilidir. Bugün bu insanlar, iki eski başkentte; Gümilcine (Batı Trakya’da) ve İstanbul’da azınlık statüsünde yaşamaktadırlar. İşte bu kitap, bunların karşılaştıkları meseleleri devletler hukuku kavramlarının, kurallarının somut olaylarda uygulanış biçimlerini göstermesi bakımından mevcut eksikliği giderecek ve yeri geldiğinde başvurulması için tavsiye edilebilecek nitelikte bir kaynak olarak önemli bir boşluğu dolduracağı inancındayım.
Diğer taraftan Fakültede öğrencilerime yedi yıldan beri, anayasa hukuku dersinde “cumhuriyet ve demokrasi” konusunu anlatırken “ilk Türk Cumhuriyetinin nerede, ne zaman kurulduğunu” sormaktayım. Bugüne kadar tek bir öğrencim dahi bunun doğru cevabını verebilmiş değildir! İşte bunun ve bunun gibi diğerlerinin ezikliğini, burukluğunu ve üzüntüsünü de yaşadığımı bu vesileyle dile getirmek isterim. Bu nedenledir ki, bir Batı Trakyalı dostumun da önerisi üzerine kitabımın isminin bu şekilde olmasını uygun gördüm. Ancak kitabımın adını paylaştığım birçok dostum, kitabımın adını ilk bakışta “yadırgadıklarını ve anlayamadıklarını, kavrayamadıklarını!” da gözlemledim. Bu yadırgayanların, anlayamayanların çoğu bu sorunlar hakkında “kendilerinin bilgi sahibi olduklarını” düşünen, hatta bu olayların, sorunların dik ortasında yaşayan, fakat doğru, tam ve eksiksiz bilgilere sahip olmadıklarını gözlemlediğim kişilerdi. Bugün hem Batı Trakya’da hem de Türkiye’de, Avrupa Birliği üyesi Yunanistan’da Batı Trakya Türklerinin uluslararası hukuktan kaynaklanan ve sahip oldukları; a-) hukuki, b-) idari, c-) eğitim ve öğretimdeki özerklikleri (muhtariyetleri, otonomileri) bulunduğunu hukuki boyutuyla, teknik anlamda, tam manasıyla kaç kişi bilebilmektedir?
Bugün nüfusun hemen hemen en az yarısının Türk olduğu Avrupa Birliği üyesi Yunanistan’ın Batı Trakya bölgesinde - bu durum Yunanistan geneli için de geçerlidir- tek bir Müslüman Türk yargıç, savcı, memur/bürokrat, polis memuru vs. bulunmaması, insan hakları, hukuk devleti ve demokrasi savunucularının “gözünden kaçması” herhalde kabul edilebilir nitelikte değildir. Çünkü Türkiye söz konusu olunca hepsi gözlerini ve kulaklarını dört açmaktadırlar. Türkiye’de Yunanistan’daki bu durum pek bilinmemektedir ve dillendirilmemektedir. Amacımız bir nebze de olsa bu bilgisizliğin, bilinçsizliğin, farkmdasız-lığın ortadan kaldırılmasıdır...