Ne siyonizm hülyasının gerçekleşmesi ne de bir Yahudi devletinin kurulması, "İsrail toprağı"nın kutsallık simgelerinin dünyevileşmesine yetmedi. Yahudilerin "vaat edilmiş", kaybolmuş, düşlenmiş ve yeniden yaratılmış topraklarla ilişkilerinin normalleşmesi için harcanan çabalar boşa gitti. Bu toprakların her santimetrekaresini mutlak bir kutsallığa dönüştüren Yahudiler, Filistinlilerin de buna tepki içinde benzer kutsallık simgelerine sarılmalarına yol açtılar. Kutsal Kitap’ın Yahudilerin İsrail toprağı üzerindeki hakkını güvenceye alması gibi, bugün Filistinliler tarafından dökülen kan, toprak üzerindeki bu hakkı Filistinlilere de veriyor. Kutsal, pazarlığa gelmez, bölünmez ama toprak bölünür. "İsrail toprağı"nın nihayet kimlik açısından bölünmesinin zamanı gelmedi mi? Paylaşılamayan Kutsal Topraklar ve İsrail, Eski Ahit’ten bugüne, "İsrail toprağı" kutsallaştırmasının yaşadığı çelişkili macerayı ele alıyor; günümüz dünyasının önde gelen çatışmalarından birini tüm çetrefilliği içinde görmemizi sağlıyor.