1939’da yarım milyon Amerikalı, akıl sağlığı bozuk olduğu düşünülerek tedavi altına alınır. 1951’e gelindiğinde ise, bu sayı üçe katlanır. Sebep nedir peki? Atom çağının yarattığı endişe mi? Dinin başarısızlığı mı? Yetersiz seks mi? Yoksa aşırı seks mi? Radyoaktif atıklar, televizyon ya da UFO’lar olabilir mi? Belki de, aşırı refah? Sonuçta buna çözüm bulunmalıdır ve bunu yapacak, şizofreniyi, depresyonu, daha doğrusu bu eski moda, uygunsuz tuhaflığı tedavi edecek sihirli formülü bulacak ilk kişi, üne ve paraya kavuşacaktır. Romanda karşımıza Dr. William Friedrich olarak çıkan ABD’li ünlü psikiyatr Dr. J. R. Wittenborn buna talip olur. Ne var ki, işler planladığı gibi gitmez. Doktorumuzun deneklerden birine mutluluk veren mucizevi ilacı diğerini çıldırtır. Öyle ki, Friedrich’leri kaçtıkça kovalayan hayalet Casper Gedsic, ilacın etkisindeyken cinayet işler... İsmini hem ilaç hem de zehir anlamını taşıyan Yunanca kelimeden alan Farmakon, bir anlamda, günbegün değişen dünyayla iyiden iyiye karmaşıklaşan insan psikolojisi karşısında bilimin ne denli çare olduğunu ve ne denli çaresiz kaldığını anlatıyor bize. Yazar ve senarist Dirk Wittenborn’un kendi aile trajedisinden yola çıkarak yazdığı bu kitap için, geçmişin yaşadıkları her ana damgasını vurduğu bir ailenin ya da "deliliğin" elli yıllık tarihi de diyebiliriz. "Hasta-normal", "anne baba-evlat" olma üzerine düşündüren, içtenlikle yazılmış, çoğu zaman ironik, yer yer can yakıcı ama ruhumuza attığı çiziklerle kesinlikle "gerçek" bir roman.