Ermeni "meselesi", Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde Büyük Devletler'le defalarca müzakere etmek zorunda kaldığı bir sorundu. İmparatorluğun Ermeni nüfusun yoğun olduğu bölgelerinde gayrimüslimlere yönelik şiddet, resmî görevlerde ayrımcılık, hak ihlalleri ve asayişsizlik sorunu 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren gündemden düşmedi. Berlin Konferansı'yla başlayan farklı raporlar ve notalarla devam eden diplomatik girişimler "mesele"nin çözülmesinde etkili olmadı. II. Meşrutiyet döneminde mebus olan Krikor Zohrab'ın, Avrupa kamuoyunu harekete geçirmek üzere 1913'te Marcel Léart ismiyle kaleme aldığı bu kısa metin, imparatorluk tebaası olarak Ermenilerin sosyal, iktisadi, kültürel ve hukuki durumlarını da verilerle izah ederken, Ermeni meselesi konusunda yapılması istenenlerin de kapsamlı bir dökümünü sunuyor. Rober Koptaş'ın "mesele"yi tarihsel bir çerçeveye oturtan ayrıntılı sunuşuyla…
"Bu inceleme Ermeniler lehinde yazılmıştır. Müslümanlara karşı, Türklere, hatta Kürtlere karşı yöneltilmiş değildir. Ermeni nüfusa uygulanan ağır mezalimi gözler önüne sermektedir. Bu kederlendirici tespitler, nefreti körüklemek ve intikam talep etmek için yapılmamaktadır. Hepsi tarihî olgulara dayanmaktadır ve burada sadece, gelecek için bunlardan bir ders çıkarmak ve Türkiye'nin Doğu vilayetlerinde herkesin menfaatine olacak daha iyi bir idarenin nihayet kurulmasını sağlamak amacıyla hatırlatılmaktadır."
-Marcel Léart (Krikor Zohrab)-