"Düşlerin cennetinde, gerçeklerin canı cehenneme"
Düşlerin cennetinde gerçeklerin canı cehenneme
“İlkokulda sana öğretilen matematiğin ne işe yaradığını değer verdikçe değerin kalmadığı zaman anlarsın. Türkçenin ne işe yaradığını yazıp yazıp silerken, fiziğin ne işe yaradığını atlamak için uygun uçurumu düşünürken anlarsın. Biyolojinin ne işe yaradığını içine kapanıp hissizleşirken, kimyanın ne işe yaradığını dengen bozulurken anlarsın. İzahın ne işe yaradığını sırf ‘o’ dönsün diye gurursuzlaşırken, zamanın ne işe yaradığını geçen günleri sayarken anlarsın. Onlarca yıl, yüzlerce öğretmen, binlerce dersten hiçbir şey anlamazsın da ona dair hasreti bir saniye olsun yaşarken, her şeyi çok güzel anlarsın. Bu kitap, işte o bir saniyenin hikâyesidir...”
Ve yazar, yaşamdaki tüm algısal görkemi okurlarının önüne serip romanını bir saniyelik bir soru ile başlatmaktadır:
Aşk kendini kaybetmek mi, yoksa yeniden keşfetmek midir?