geçti o dem
som zaman şimşekleriyle yalnızlıklardan
ve meclis-i mey pürhuruş idi.
sagâr yıkıldı belki
köpüklü dalgasına gri suların
ki gözler kulkul-i mînâya gûş idi.
müstağrak-ı tecellî-î hüsn olup / âteş rûhâna
bir bulut döküldü soyut renklerine umarsızlığın
artık çoktan beri yitirilmiş bir akşamdı gül
ki çamurlu sokaklarda bezm-i kadeh şûlepûş idi.
oysa sonsuz ufuklarda görmüştüm
titreşen ölümünü
can çekişen imgelerle bir agaaz-ı dâstânın
ve büyük mavilikten yola çıktım
ne lucien ne madame de bargeton
ne gentile ne de hizmetçi kız albertine
bu yolculukta olup bitenlerden
asla sözetmediler.