“Dalai Lama hakkında sayısız biyografi bulunmaktadır; ancak elinizdeki eser hepsinden iyi hazırlanmış ve okumaya değerdir. Franz Binder, kitabı titiz araştırmalar sonucu oluşturmuş, kaliteli ve az bulunan görsel materyallerle bezemiş.”
- Buddhismus Aktuell
Olimpiyat meşalesinin yanmasıyla başlayan protestolar, 2008 Pekin Olimpiyatları’na Çin’in Tibet’e yönelik baskıcı politikalarının damgasını vuracağının ilk işaretlerini veriyor. Dünyanın çivisi çıkmadan, “çatısına” sahip çıkmaya çalışanlar dikkatleri Tibet’e çekiyor. Sorunu temelden anlamak için Tibet’i tanımak, Tibet’i anlamak içinse Dalai Lama’yı bilmek gerekiyor. Dünyanın çatısında bağımsız krallıktan yarım asırlık esarete uzanan hikaye, 14. Dalai Lama’nın özyaşam öyküsüyle iç içe geçiyor.
Doğu Tibetli bir çiftçi ailesinin oğlu olan 14. Dalai Lama, Tenzin Gyatso, beş yaşında Tibet’in ruhani ve dünyevi önderi olarak taç giyer. Komünist Çin, 1959 yılında Tibet’i işgal edince, Hindistan’da sürgünde yaşamaya başlar. Daha barışçıl ve hoşgörülü bir dünya için bıkmadan, usanmadan verdiği çabalar, tüm dünyaya yaptığı sayısız geziler, yazdığı kitaplar, verdiği konferanslar ve önde gelen siyasetçi, bilim adamı ve dini liderlerle yaptığı sohbetleriyle, efsanevi “Tanrı Kral” ve “Bilgelik Okyanusu” dünyanın en ünlü şahsiyeti haline gelir. Barış ve hoşgörüye dayanan misyonu ile siyaset ve inanç sınırlarını aşarak insanlara ulaşmayı başarır.
Dalai Lama kitabında Franz Binder, ayrıntılara olan sevgisini öne çıkararak Tibet’in ruhani ve dünyevi önderinin bir portresini çiziyor. Çok sayıda resim ile zenginleştirilmiş olan bu kitapla okuyucuya dünyanın en önemli şahsiyetlerinden birinin dünyasına dalma olanağı veriyor.