21. Yüzyılda devletler yeni bir yapılanmanın içerisine girmişlerdir. Artık ulus devlet modeli ciddi biçimde tartışılmaktadır. Bu modelin değişen şartlar içerisinde yeni bir yapılanma süreci içine girdiği ve devlet kavramının yeni bir tanımının yapıldığını görmekteyiz. Modern devlet yapısı otoritesinin bir kısmını da yerel yönetimlere ve sivil toplum örgütlerine devretmek gibi yeni bir yapılanma sürecine girmiştir. Bu, bir bakıma zorunlu bir yapılanma sürecidir. Devletin üste (uluslar arası örgütlere) devretmek zorunda kaldığı kısmi otorite küreselleşmenin; alta (yerel yönetimlere) devretmek zorunda kaldığı yetki ise yerinden yönetim modelinin bir sonucudur. Ülkemiz uluslararası ilişkiler sistemi içinde sıkıntıya düşmemek için otoritesinin bir kısmını bu alandaki örgütlere devretme konusunda tereddüt göstermediği halde yerel yönetimleri geliştirmek ve karar merkezlerini vatandaşa yaklaştırmak konusunda hep tereddütlü ve isteksiz davranmaktadır. Günümüzde yerel yönetimler ve onların yeniden düzenleme ihtiyacı en çok tartışılan konular arasındadır.