Gösterilen sağ yandaki yamaca tüylerim ürpererek bakıyorum. O munis, fedakar, o sevimli Anadolu çocuğunun meymenetsiz Yemen uğruna ölmesine yandığım kadar çıplak, sevimsiz, verimsiz dağ yamaçlarında gömülü kalmasına da içim yanıyor. Etrafa dikkatle bakıyorum, mezar denecek küçük bir işaret bile görülmüyor. Belli ki bu geçit vermeden dimdik yükselen başı dumanlı çıplak dağın morarmış toprakları Türk çocuklarını timsahlar gibi sindire sindire yutmuş bu müthiş gaddarlığın izi kalmasın diye de her yeri dümdüz etmiş. Çanakkale, Dumlupınar şehitlerini bütün milletçe tebcil edilen şerefli hatıraları yanında, yine mukkaddes bir vazife uğruna can vererek buralarda gömülü kalan, hatıraları bile unutulmağa yüz tutan bu zavallı yavrulara nasıl yürek yanmasın? Gayesizlik uğruna feda edilen bu Türk çocuklarının hatırasını ve akıbetini düşündükçe içim burkuluyor, gözlerim yaşarıyor.